Otoimmün Hastalıklar

Benim Dünyam'da anlatılan her şey hastalık sürecimde yaşadıklarım ve tecrübelerimden ibarettir. Aldığım kararlar tamamen bana aittir. Doğruluğuna inanmadığınız hiç bir adımı atmayınız !!!

27 Şubat 2017 Pazartesi



Bir çok makale ve yazı okuduktan sonra beslenmenin vücutta ne gibi etkiler yarattığını anlayıp kavradıktan sonra bu yolda ilerlemeye karar vermiştim. Zira ilacın beni tedavi etmediğini sadece hastalığımı kontrol altına aldığını gayet iyi biliyordum. Doktorlar da biliyordu ancak onlar ilaca tedavi yöntemi olarak bakıyorlardı. 
Neden ufacık bir nezle olduğumuzda C vitamini alma mantığı vardır? Vücut direncini destekleyeceğini düşünürüz değil mi? İşte çok basit bir örnek size. Bu da böyle bir şey bunu kabullenmeyecek ne var?
Öncelikle gıda takviyelerine başladım. Kortizondan dolayı tuz kullanmıyor ve yaklaşık 3-4 litre su tüketiyordum. Hala da öyle... Bu sayede sadece geçici ödemlerim oldu yüzümde, buna engel olamazdık kortizon kullananlar bilir. Şuan ise hastalığımın başladığı kilodan daha da düşük bir kilodayım. Tamamen sağlıklı beslenme ile buna ulaştım. Oysa bir çok kortizon kullananlarda yerleşmiş kilo bilinen bir sonuçtur.
Başlangıç adımları bu kadardı ve daha da derine indim hangi gıdalar vücudumu yıpratmıştı...




İYİLEŞME BESLENMESİ

Beslenme ile ilgili bir yazı yazarken, insanların kendi kararlarını kendilerinin vermesini teşvik eden örneklerim ile başlamayı seviyorum. Çünkü hem benim için ikna edici bir yol, hem de okuyan için boşa zaman kaybedilmemiş oluyor.

İnsan doğru beslenip beslenmediğini nasıl anlar?

1-Boy aynasının önüne geçin, aynada gördüğünüzden memnunsanız yazının geri kalanını okumanıza gerek yok. Aynı şekilde beslenmeye devam edin. Beğendiğiniz şey kaşın gözün olmamalı tabi ki. Göbeğin basenlerin ve cildinden bahsediyorum. Yani kilon yerli yerinde cildinde sarkma kırışıklık leke yara yoksa aynı şekilde beslenmeye devam edebilirsin. Çünkü insanlar bunu sağlamak için beslenmelerini değiştiriyorlar. Sen bunu sağlayabildiysen kimseden tavsiye almaya ihtiyacın yok. Aynada gördüğünü beğenmediysen beslenmeni ve yaşam tarzını değiştirmen gerekli. Buna senden başkası karar veremez elbette.

2-Aynada gördüğünü beğenmeyenler beslenmelerini değiştirdiler. Aynada gördüğünü beğenenler için ikinci aşama dış görünüşlerinde sorun olmadığına göre içlerine bakmak zorundalar. İçinizde bir hastalık var mı? İçinizde bir hastalık varsa: tansiyon, şeker, kanser, alzhemier, parkinson veya herhangi bir otoimmun hastalık varsa beslenmenizi değiştirmelisiniz.

3-İçinde bir hastalık olmayanlar en son büyük abdestlerine bakmalılar. Kronik ishal kronik kabızlık, kötü koku varsa, midelerinde gaz, şişkinlik, reflü, ülser vs varsa MUTLAKA yanlış besleniyorlardır.

Bu üç maddeyi inceleyip beslenmelerinde bir değişiklik yapmak zorunda olmayanlar ya da bunu istemeyenler. Yazının geri kalanını okumalarına gerek yok.

Bundan sonraki tavsiyeler Beslenme şekillerini değiştirmeye karar verenler içindir. Ancak tavsiyeler Elma ye Armut yeme günde 3 öğün ye 3 de ara öğün ye şeklinde Yo Yo diyet tavsiyeleri değildir. İyileşme Beslenmesi Günde 2 öğün Beslenmeyi tavsiye eder.

Daha doğru bir anlatımla Beslenmede rol oynayan hormonların hepsinin birden sağlıklı çalışmasına izin veren bir sistem uygulamanızı tavsiye eder. Yani yemek yedikten sonra salgılanan insülin hormonunun kandan temizlenmesi sonra glukagon hormonunun salgılanması ve en sonda leptin hormonunun salgılanarak depo yağlarının da kullanılması sağlanır. Bu evrelerden sonra tekrar beslenmeye geçilir. Bütün bunlar yaklaşık 6 - 7 saat arası sürdüğünden günde 2 kere beslenilmesi ve gün içinde bol su içilmesi İyileşme Beslenmesinde temel esaslardır.

Yiyecek listelerinin yayınlanmasından ziyade 2 öğün kuralına uymak ve bu kurala uyabilmek için kendinizin belirlediği gıdaları tüketmek esastır. Bir liste beklentisinde olanlar da okumayı bırakabilirler.
Çünkü bir süre sonra ne yerseniz acıkıyorsunuz ne yerseniz acıkmıyorsunuz kendiniz öğrenip ona göre eliminasyon yaptığınızda kendi listeniz ortaya çıkmış olacaktır.
Okumaya devam edenler. Beslenme bir bütündür. Mucize bir gıda ya da Mucize bir ilaç yoktur. Bu yüzden vücudunda doğru gıdaları sokmak ve biriktirmek zorundasınız.

Örneğin: Vücudunuzda şeker biriktirirseniz başta Kanser olmak üzere her türlü hastalığa yakalanırsınız. Bunun tam tersine Şeker yerine günlük C vitamini alırsanız başta Kanser olmak üzere çoğu hastalığa yakalanmazsınız.
Ve karın doyurmak, göz doyurmak, ağız tadına göre beslenmek mevcut hastalıklarınızın iyileşmesini, sağlıklı halinizin de devamını sağlamaz,
Çünkü şimdiye kadar öyle beslendiniz ve hastalıklarınız oluştu. Bunu tersine çevirirseniz vücudunuz sizi iyileştirir. Sadece bunu yapmasına izin verin.
İyileşme Beslenmesi hücrelerinizi doyurmaya yönelik beslenme tavsiyeleri verir size.

1-Beslenmenin en önemli gıdası Oksijendir. Hücrelerinizin Oksijen almasını engelleyici her türlü gıda ve madde İyileşme beslenmesine geçmenizi önler. Bu yüzden sigara içenlerin yazının geri kalanını okumasına gerek yok maalesef..:))
Hücrelerinize Oksijen girmesini sağlayan ve enerjisinin oluşmasına neden olan en önemli gıda maddesi Koenzim Q10 dur. Koenzim Q10 dan zengin gıdalarla beslenmeniz ve zaman zaman mutlaka takviye şeklinde almanız önemlidir.
Hücrelerinizdeki gıda geçişini kolaylaştıran diğer bir madde tarçındır. Toz ya da çubuk olarak kullanabilirsiniz. Tarçının bir çok faydası yanında en önemli özelliği hücre beslenmenizi dengelemesidir. Mutlaka günlük beslenme menünüze eklemelisiniz.
Ve son olarak da kandaki Demir seviyeniz çok önemlidir. Çünkü demir hücrelere oksijen taşır. Eksik Demirle hücrelerinize yeterli oksijen taşıyamazsınız.

2-Beslenmenin en önemli ikinci gıdası Su dur. Ve çoğu insan suyun Hücreler için çok gerekli bir gıda olduğunun farkında bile değildir. Kola gibi meyve suyu gibi ıvır zıvır kutu içindeki sıvı içecekleri tüketmesi Suyun öneminin anlamadığına dair en önemli delildir.
Bir de suyu hayatının her alanında her şeyi yıkamakta kullanır insanoğlu.
Mesela arabası vardır her hafta iç dış yıkatır. Ev hanımları evlerini, halılarını, bulaşıklarını yıkar kimse bir şey söylemeden. Hatta herkes uyanınca yüzünü yıkamayı akıl ederde, Ancak İç Organlarını, Hücrelerini yıkamak kimsenin aklına gelmez.

Suyu niye içtiğimizi hiç düşündünüz mü?

Sadece susadığımız için değil mi?

Hayır.

Hücrelerimizde kendilerini yıkasın, temizlensin diye de su içiyoruz. Dolayısıyla günlük yeteri kadar su içmiyorsanız Beslenme programı yapmanıza da gerek yoktur. Vücudunuz İyileşme moduna geçemez çünkü.
Su içmenin miktarını idrar renginiz belirler. İçtiğiniz su rengindeyse idrarınız sorun yoktur. Koyu ise yeterli su içmiyorsunuz demektir. Yeterli su içmeye niyetiniz de yoksa sizin için tavsiye edebileceğim de bir şey yok maalesef. Yazının geri kalan kısmını okumak için boşa vakit kaybetmeyin.

3-Beslenmenin üçüncü temelini bana göre Omega 3 oluşturur. Vücudun doğru şekilde çalışabilmesi için günlük mutlaka sağlıklı yağ ihtiyacının karşılanması gerekir. Ayrıca birçok yararının dışında vücudunuzdaki iltihaplı ya da iltihapsız influmasyonu baskılayıp yok ettiği için Omega 3 şart bir gıdadır.
Vücudunuzdaki influmasyonun baskılanması Bağışıklık Sisteminizin rahatlaması daha güçlü hale gelmesi demektir. Hani ne kadar erken yatsanız bile yorgun kalkıyorsunuz ya, bunun nedeni siz uyuduktan sonra bile Bağışıklık Sisteminizin vücudunuzdaki influmasyonu yok etmek için çalışmak zorunda kalması ve enerjinizi boş yere harcaması yüzündendir.

Günümüz şartlarında Omega 3 ü sadece beslenmeyle karşılayamacağınızı ve MUTLAKA takviye olarak almak zorunluluğunda olduğumuzu unutmayın.

4-Bu basamak da başta Demir, D ve B12 Vitaminleri olmak üzere ihtiyaç duyulan, eksik kalmış bütün vitamin ve mineralleri günlük menümüze almalıyız .
Günlük enerji akışımızı Bağışıklığımızı vs gibi işleyişimizi vitamin ve mineraller sağlar. Mesela tuz olmasa beynimizdeki sinir iletimlerinde aksama olur ama tansiyon probleminde Klasik Tıpçılar tuzu kesmemizi önerir. Oysa yüksek tansiyon tuzdan değil şeker probleminden oluşur. Tabi burada rafine tuzdan bahsetmiyoruz. Artık kaya tuzu kullanılması gerektiğini bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.
Ayrıca İyot olmazsa mesela Troid bezi Troid hormonunu oluşturamaz, iyot olur tiroid hormonu oluşursa, bu hormon birçok organın sağlıklı çalışmasını ve vücuttaki enerjinin dengelenmesini sağlar.
O yüzden mevsime yaşa göre eksik vitamin ve minerallerin tamamlanması İyileşme Beslenmesinde çok önemlidir.

5-Beslenmenin bir anlamı olabilmesi için, içilen yenilen gıdaların sindirilebiliyor olması gereklidir. Bu da sağlıklı mide sağlıklı ince bağırsaklar ve sağlıklı kalın bağırsakların mutlaka olmasını gerektirir.
Bu yüzden yediğiniz besinlerde lif olması gereklidir, mide ve bağırsakları geçerken de hem onların çalışmasına yardımcı olmalı ve yeterli sürelerde oralarda kalarak emilimleri sağlanmalıdır.
Doğru ve sağlıklı çalışmayan mide ve bağırsaklar sizin İyileşme beslenmenize geçmenize izin vermez. O yüzden bağırsak geçirgenliğine dikkat etmek ve bağırsakların içlerini probiyotik (faydalı) bakterilerle mümkün olduğu kadar doldurmak sizi hemen İyileşme Beslenmenize geçmenizi sağlar.
Sağlıklı Bağırsaklarınızın olması için KPP kuralına uymanız gereklidir. Yani Kolajen gıdalarla bağırsak geçirgenliğini tedavi et. Probiyotik Bakterilerle Sindirim ve Bağışıklık duvarı oluştur. Prebiyotik Gıdalarla da Probiyotik bakterilerini besle ki, azalmasınlar güçsüz kalmasınlar, diğer patojen bakteri ve mantar oluşumuna izin vermesinler.

6-İyileşme Beslenmesinin son aşaması vücutta antijen – antikor dengesini sağlamaktan oluşur. 
Antijen: Canlı vücuduna dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı maddelerdir .
Vücut için yabancı ve çoğunluğu, protein yapısında olan maddelerdir.
Bakteriler ve büyük moleküllü proteinler de vücutta antikor oluştururlar. Her ne kadar antijenlerin çoğunluğu protein yapısındaysa da, büyük moleküllü poli-sakkaridler, polisakkarid-lipid bileşikler de antijen özelliğinde olabilirler.
Genel olarak, bir maddenin antijen özelliği taşıması için büyük moleküllü olması gerekmektedir. Buna göre protein bile olsa, eğer bir madde küçük moleküllüyse, antijen özelliği gösteremez. Gıdaların parçalanarak bağırsaklardan geçmesi bu yüzden çok önemlidir.

Unlu Şekerli Gıdalar Süt ve Süt Ürünleri ne kadar parçalansalar da bu kuralın dışında direk Antijen özelliği gösteren yiyeceklerdir.

Bir önemli konuda Antijen özelliği olan gıdayı az yemekle çok yemek arasında bir fark yoktur. Çünkü Bağışıklık Hücrelerinin hafızası vardır. Vücuda antijen girer girmez az ya da çok olup olmadığına bakmadan Antikor oluşturur.
Yani bir dilim ekmek yedim, bir çorba kaşığı keşkül kaşıkladım, bir yudum süt içtim diyerek sadece kendinizi kandırırsınız.
Dolayısıyla Bağışıklık ve Sindirim Sisteminin yorulmadan çalışmasına, Güçlü olmasına göre İyileşme Beslenmesi mevcut bütün hastalıklarınızı tedavi eder. Sadece buna izin vermeniz gereklidir.
Bu bilgiler ışığında Hücre Beslenmesine yardımcı olacağınızı düşündüğünüz ve intoleransınızın olmadığı her gıdayı tüketebilirsiniz.

                                                                                                   Hakan Reşat Kireç
                                                                                                      Veteriner Hekim

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder