Otoimmün Hastalıklar

Benim Dünyam'da anlatılan her şey hastalık sürecimde yaşadıklarım ve tecrübelerimden ibarettir. Aldığım kararlar tamamen bana aittir. Doğruluğuna inanmadığınız hiç bir adımı atmayınız !!!

28 Nisan 2017 Cuma


Taparcasına inandığınız gerçekleriniz oldu mu hayatta?

Kendi çabalarınızla var ettiğiniz şeyler peki...?

Eğer bir çocuk sahibiyseniz belki de tek taptığınız gerçeğiniz o'dur (?)

Var edebileceğiniz tek gerçeğiniz de belki...



Yoktan var etmek biz insanlara mahsus değildir.

Ya var olanları ve olabilecekleri değiştirmek..?

Tüm bedenini, beynini, ruhunu, yeryüzüne olan inancını değiştirebilmek..?

Taparcasına inandığınız gerçekler ile hayatınızı şekillendirmek..?

Hangimiz bu kadar cesur bakış açısına sahibiz?



Çoğunluk içinde yitip giden bir azınlık gibi hissediyorum kendimi

Parlayacak ışığımı gölgelendirecek şeylerden korkmuyorum 

Işığıma ışık katacaklar ile büyümeyi tercih ediyorum




Hiç olmadığım kadar iyiyim!!!

Tahılları kullanmayı kestikten sonra günden güne iyiye gittiğimin farkındaydım. Artık hangi gıdalar beni rahatsız ediyor onun ayırımını da yapabiliyorum. Bundan sonraki hayatımda BUĞDAY a asla yer vermeyeceğim bir aşikar. Şu saatten sonra kimin ne dediğinin önemi yok benim için çünkü ben ilacımı buldum. İyi hissettiklerim ile yola devam edeceğim.

ALA'ya başlayalı tam 1 ay oldu. ALA ile birlikte diyetime daha da sıkı uyuyorum. Yani, kaçamaklar yapmıyorum. Şuan ki en büyük kaçamağım patates tüketmektir sanırım. BUĞDAY YOK, SÜT VE SÜT ÜRÜNÜ YOK, TAHILLAR YOK, BAKLAGİLLER YOK, PAKETLİ GIDA YOK, RAFİNE ŞEKER YOK... Dilediğin sebze, meyve(1 porsiyon günde), işlenmemiş gıda, hayvansal yağlar, zeytin ve zeytinyağı, baharatlar(zencefil,zerdeçal,hindiba...), kavrulmamış badem,ceviz,brezilya cevizi(selenyum kaynağı), organik siyah çay ya da meyve çayları, yeşil çay tüketiyorum. 

Sebzeleri ve meyveleri bilinenler ile kısıtlamayın daha geniş düşünün ki tükenmişlik hissine girmeyin. Mesela, hayatımda hiç avakado aklıma gelmezdi şuan evimden eksik olmaz. Kırmızı pancar, deniz börülcesi, kuşkonmaz, hindistan cevizi ve yağı, mango, ananas... geride bırakılan tüm sebze meyveleri test edin, mutfağınızı genişletin.

Arada bir yaşadığım el titremelerimden hariç şuan sinirimi bozan hiçbir şey yok. Beyin bulanıklığım zaten buğdayı kesince geçmişti. Artık tüm cümleler kurabiyor, hiç bir şeyi unutmuyorum ee herkeste varolan dalgınlıklar tabi ki olsun dimi : ) Tüm gün çalışıyor olmama rağmen tüm işlerimi evde halledebiliyor ve yorgunluk hissetmiyorum. Öncesinde, ev toplama, çamaşır vs. vs. işleri dinlenerek hatta yarım bırakıp ertesi gün devam ederek yapabiliyordum. Siz raftan tabak alırken zorlandınız mı hiç? Benim zorlandığım günler oldu. Artık uykularım da düzenli ve deliksiz. Bu süreçte 7 kilo verdim ve tam istediğim kilodayım : ) Dolayısıyla daha enerjik ve daha mutluyum. 

Bu saatten sonraki tek beklentim vitaminlerin vücuda işlemesi ve kan değerlerdeki ilerlemeyi görebilmek. Zaman alacak biliyorum ama iyi hissettikçe sabrı da öğreniyorum.




Ne yedim Ne içtim!

EKMEKSİZ NASIL DOYUYORSUN ?
BUNDAN SONRA HİÇ Mİ YEMEYECEKSİN ?

Tahıl yok, baklagil yok, BUĞDAY yok, SÜT ve SÜT ÜRÜNLERİ yok, eee ne yiyorsun?

Sabahları nasıl doyuyorsun?

Ben çok şey yiyebildim!
Enerjik hissede hissede hiç rahatsız olmadan.
Kaçamaklarda yaptım evet. Ama yukarıdakiler asla YENMEDİ.
Dışarıda yemek yiyorsam bilinen yerden ızgara köfte, tavuk şiş yedim.
 Ekmeğe bile dokunmayanından!
Sabahları bir tabak yeşilliğim ile yumurtamı, avakadomu, yer elmamı, pancarımı, dolu dolu zeytini mi, bazen kolajen çorbamı yedim.


ÖĞLE MENÜLERİMDEN

Salata
Kolajen çorba
Pazı/Ispanak yemeği
Her öğünde VİTAMİNLER...

Yemekler az kavrulmuş soğanlı-sarımsaklı ve de salçasız doğal ev yapımı domates kullanılarak, ayçiçek yağı yok(ya da nadir) hayvansal ya da zeytinyağ ile.


Öğle yemeklerini evimde yiyebilmek gibi bir şansım olduğu için hep şükrettim.

Günde 3/4 hatta 6 porsiyon protein almayı önerir bu tedavi. Ancak imkan olsa bile ben o kadar yiyemezdim yiyemedim.

2/3 porsiyon protein
3/4 porsiyon taze sebze,1 porsiyon meyve
VİTAMİNLER...




Diyetime tahıllardan bildiğimiz Quinoa/Amaranth eklenmesi önerildiğinde denedim ve bedenen bir rahatsızlık vermedi. Ama bağırsak sağlığı için ne kadar iyi bilmesem de tükettim .Çünkü her ikiside işlenmemiş tahıl ve glutensiz. Aslında tahılda değiller çünkü protein içerikleri fazla olduğu için proteinden sayılıyorlar. Kahverengi işlenmemiş organik pirinçte tüketebilirsiniz. Ama ben denediğimde enerjisiz hissettim kendimi o nedenle yer vermiyorum.


Unutmayın vücudunuz size ne istediğini söyler!



Karnabahar sevmeyenler benim gibi çiğken robotta kıyıp, kıyma ile azıcık kavurabilirler. Daha yenebilir halde oluyor : )

Baharatlardan yeni kazancım ise zerdecal. Her sabah çayını ya da et yemeklerine ve çorbalara ekleyerek tüketiyoruz.

VİTAMİNLER...


Kolajen çorba dedikleri, bağırsak dostu.

Artık her çorbamız tahılsız ve kemik ya da et sulu.

Alınan organik tavuk bir kaç saat kısık ateşte, havuç ve soğan ile kaynatılır. Tavuk ayrılır ve suyu blender yapılıp soğutulur, bardaklanır ve buzluğa.

Size hazır çorba, çorba derdimizde yok :)

İlikli kemik içinde aynı yöntem uygulanabilir.

Tavuk seçimde şunu söylemeliyim market tavuk ve organik tavuk arasındaki farklı bu çorba ile net gördüm. Eğer tüketiyorsanız lütfen organik olsun özellikle tavuk için söylüyorum bunu. Evet biliyorum zor...Organik ürün bulmak çok zor... Ama şartlar zorlanmalı...



Diğer kurtarıcım stokladığım dondurulmuş deniz balıkları. Büyük ve toptan satış yapan marketlerde çok rahat bulunabiliyor. En sağlıklı ve güvenilir olanı. 
Fermente sebze ile salatanızı tatlandırın. Lahanalarınızı mutlaka fermente edin.
VİTAMİNLER....



 24.03.2017 den itibaren tam anlamıyla bu şekilde beslenmeye başladım. Öncesinde ufak tefekte olsa kaçamaklarım olmuştu. Ve bu tarih ile birlikte ALA ya başladım. 2 hafta da bir kan testimi yaptırıyorum. Her geçen gün vitaminlerime bir yenileri ekleniyor. İlaç dozumda ise azaltıma gittik vücudun tepkisini ölçmek için.






27 Nisan 2017 Perşembe

Somut Kanıt Sizlere!!!


İNFLAMASYON/ANTIJEN/ANTIKOR... O DA NE ?

Artık kimse beni beslenmenin vücudumuzda oluşan inflamasyona etkisinin olmadığına inandıramaz. 
Tahılların, buğdayın, süt ve süt ürünlerinin gerekli olduğuna da inandıramazsınız.
 Ben zaten bu inanca sahip olmasan bu yola girmezdim ama ya siz?

Neden günümüzde çoğumuz troid hastasıyız. 
Her geçen gün bu Haşimato denen şey neden artıyor?
 Ya da doktorların söylediği gibi ilacı almakla bitiyor mu bu iş (?)
 Yoo,, Hayır. Sadece baskılanıyorsunuz.
Otoimmün olan bu hastalığınız ilerde başka bir hastalığı tetikleyecek bunu da biliyorsunuz.

Ama beslenme ile bunu yenebileceğinize inanın artık. 

Facebook da bir grup var. AIP(autoimmün paleo diet) denen özel diyetle bu hastalığı sonlandırıp ilaçları bırakan bir çok kişinin yer aldığı bir grup. Orda binlerce somut örnek canlı canlı mevcut.

 Ama...

8 yıldır hipotroid hastasıyım. Yani o zamanki doktor bunu söylemişti (19 yaşındayım) Bilinçsiz ve umursamaz olduğum için hiç üzerine düşmedim ve 8 yıldır 100 mg Levotiron denen o ilacı kullanırım. Hala da kullanıyorum. Ta ki bugüne kadar. Artık troidlerimde ki antikorlar beni terk etmeye karar almış ve troidlerim serbest kalmaya başladıkça çalışmaya niyet etmiş. Haliyle ilaçlar fazla gelmeye başlamış nasıl mı?


Bu değer diyete başlamaya karar verdiğimdeki tiroid antikor değerime ait. Yani orda antikorlar sınırı baya aşmış ve troidime saldırıyor. 

Şuan aynı şey karaciğerimde de mevcut : ) O da bitecek inşallah diyelim. Neyse...




Yaptırılan bu testte Anti TPO un 1 aylık süreçte 1300 üzerinden 156 ya düştüğünü görebilirsiniz. Serbest T4 değerim artışa T3 değerim düşüşe geçmiş.
Kullandığım ilaç buna yardımcı oluyordu. Vücudum T3 den T4 e çevirim yapamıyordu. T3 takviyesi almak zorundaydım. TSH değerimde artıyordu. Şimdi her şey terse döndü ve fonksiyonlar işlemeye başlamış. Diyete devam ettikçe daha da iyi olacaktır. İlacıma bir süre daha devam edeceğim vücudun ilerlemesine göre azar azar kesilebilecek.(Bu değerler 8 yıldır ilk defa bu şekilde görüldü. Normalde ilaçla her şey stabil sadece antikorlar yüksekti.)

Amacım sadece gıdalar ile vücumuza ne kadar çok antijen aldığımızı göstermekti.

Tabi ne kadar söylensem de KARAR SİZİN!

Not: Bu değerler sadece troid antikorları ile alakalı değildir. Tüm otoimmün hastalıkları tetikleyen inflamasyona sebep olan yanlış beslenmenin kanıtıdır. Her ne hastalığınız var olursa olsun buna inanın ve devamını araştırın. Ben bu beslenme şekline karaciğerim için girmiş olabilirim ama belkide aynı zamanda troidlerimi tedavi ediyorum : )


25 Nisan 2017 Salı

"BUĞDAY GÖBEĞİ"

Sağlıkla ilgili bir probleminiz olmadığını düşünüyorsanız aklınızdaki tek problem fazla bile olmasa kilolarınızdır. 
İnsanlara onu yemeyin bunu yemeyin zarar dense de onlar işin o kısmı ile ilgilenmez. 
Ama ben diyorum ki gelin hem sağlıklı olun hem de zayıflayın.

Hiç çok kilolu olmadım, zaten henüz problem edineceğim otuzlu yaşlarıma da ulaşmadım. Ama hep on dokuzlu yaşlarımda ki gibi 55 kilo ve fit olmayı istedim. Kendi çapımda bir şeyler de yaptım başarız da oldum her defasında.
 Ya şimdi.... : )
Hiç zorlanmadan hem sağlıklı hemde 55 kiloyum : ) 
Bu beden ile hiç olmadığı kadar mutluyum !!!


En az Dr. Burt Berkson kadar değerli bilgilere sahip olan Dr. William Davis in bu kitabında göbekten ve kilolardan daha fazlası var. Ben işin ne göbeğinde ne de kalorisindeyim. 

Bağımlısı olduğumuz BUĞDAY'ın neden esiriyiz?
 Neden en çok BUĞDAYLI ÜRÜN tüketen milletler arasındayız? 
Neden hastalıklarımız bu kadar arttı?

İlk insanoğlu tarıma geçmeden önce BUĞDAYı bulup tüketebilmiş midir sizce?
Tarım ile ortaya çıkan buğday bize neler yapmış?

Mesele EKMEK DEĞİL mesele BUĞDAY!!!

Otoimmün hastalık nedir? diye soranlar var. Aslında her hastalık birer otoimmün hastalık. Doğuştan kazanmadık biz bu hastalıkları. Troidlerinde sorun mu var? Diyabet misin? Eklemlerinde ağrılar mı var? ...

Dr. William' ın paylaşımlarından alıntı yapılan bazı önemli notlar:

"Otoimmün koşullar giderek yaygınlaşmaktadır. Tahminler değişiyor, ancak Kuzey Amerika ve Batı Avrupa'daki nüfusun en az% 8-9'unda bu koşullardan birine sahip olduğu görülüyor; Amerikan Otoimmün Hastalığı Derneği,% 14'lük daha yüksek bir değeri tahmin ediyor.Bunlar, vücudun bir veya daha fazla organına karşı yönlendirilen anormal bir bağışıklık cevabı içeren durumlardır. Yanlış yönlendirilen saldırı tiroid bezine karşı geliyorsa, Hashimoto'nun tiroiditi ile sonuçlanabilir. Eğer insülin üreten pankreatik beta hücrelere yöneltilirse, tip 1 diyabet veya gizli otoimmün diyabet (LADA) ile sonuçlanabilir. Doku bağlayan eklemleri (sinovyum) içeriyorsa, romatoid artrite neden olabilir. Eğer karaciğer içeriyorsa, otoimmün hepatite yol açabilir, vb.
Kontrolümüz olmayan bir otoimmüniteye karşı bir genetik yatkınlığa ihtiyaç duyuyor olsa da (örn., Ankilozan spondilit için HLA-B27 geni), bu hastalıkların etrafında tetiklenen çok sayıda şey var, bu konuda bir şeyler yapabiliriz. Bu faktörlerin belirlenmesi ve düzeltilmesi, otoimmün yangı, ağrı, organ işlev bozukluğunun azaltılması ve hatta durumun tamamen tersine çevrilmesinden yana olma ihtimalini taşır."

BUĞDAY BAĞIRSAK YAPISINI BOZAR VE SIZINTILI BAĞIRSAK PROBLEMİNİ DOĞURUR. BOZUK BAĞIRSAK DUVARI HASTALIK BAŞLANGIÇ SEBEBİDİR. OTOIMMUN HASTALARINDA BAĞIRSAK DUVARI BOZULMUŞ DEMEKTİR. BOZUK BAĞIRSAK DUVARININ EN BÜYÜK SEBEBİ TAHILLARDIR!!!
"Otoimmünitenin azaltılması veya düzeltilmesi için düzeltilmesi gereken en önemli faktörlerden bazıları şunlardır:
Buğday ve tahıl eliminasyonu
 -Bu konuyu okuyorsanız , diğer tahıllarda (özellikle de çavdar , arpa , mısır, belki de yulaf ,buğday ve ilgili proteinlerin gliadin proteininin başlatıldığını zaten biliyorsundur Otoimmün süreci başlatan bağırsak "sızıntısı", buğday ve tahıl tüketen insanların %90'ında ortaya çıkan bir etki. Yabancı peptidlerin / proteinlerin, bakteri lipopolisakkaridinin ve tahıl proteinlerinin kendiliğinden sızması, bu yabancı faktörlere karşı immün yanıtların başlatılmasına neden olur. Örneğin, buğday gliadinine karşı bir otoimmün yanıt tetiklenirse, aynı antikorlar, demans veya serebellar ataksi ile sonuçlanan merkezi sinir sistemi / beyin syapsin proteinine yönelik olabilir (serebellum tahribatı ve mesane kaybı ile sonuçlanır) Ve barsak kontrolü). Buğday ve tahıl eliminasyonu, otoimmüniteyi tersine çevirmek için bugüne kadar bu listede en önemli madde.
Doğru D vitamini eksikliği 
- Bir otoimmün hastalıklar spektrumu boyunca , D vitamini eksikliği , otoimmün bir sürecin ilerlemesine izin vermek için izin verici, mutlaka etken bir role hizmet eder. Örneğin, çocuklarda tip 1 diyabet, romatoid artrit ve Hashimoto tiroiditi gibi otoimmün koşulların, D vitamini seviyesinin düşük olduğu kişilerde daha sık görülmesi, vitamin D düzeyinin yüksek olduğu kişilerde daha sık görüldüğü açıktır. Bu ve diğer sebeplerden dolayı, 60-70 ng / ml'lik bir 25-hidroksi vitamin D seviyesinde bir kan seviyesine ulaşmayı hedefliyorum, bu seviyede genellikle günde yaklaşık 4000-8000 ünite D3 (kolkalsiferol) jelkap veya sıvı formda gerektirir . Otoimmün hastalıkların ciddi doğası göz önüne alındığında, ara sıra kan seviyelerini izlemeye değer.
Omega-3 yağ asitlerini destekle
 -Omega-3 yağ asitleri iken , balık yağı içerisindeki EPA ve DHA, buğday / tahıl eliminasyonu ve D vitamini, omega-3 yağ asitleri bileşimi antijeni üzerine atıldığında, kendileri tarafından ılımlı bir şekilde yardımcı olduğu kanıtlandı. Siklooksijenaz-2 vasıtasıyla uygulananlar gibi iltihapsal yararlar. Bu, günde yaklaşık 3600 mg günlük bir EPA + DHA dozunun ikiye bölünmesini gerektirir.(Ne kullandığın kadar ne kadar kullandığında önemli derim daima. 1 adet Omega-3 kapsülü ile olmaz bu iş. Ürünlerin içeriğine ve mikarına iyi bakın) EPA ve DHA omega-3'leri etten, keten tohumu, chia ve cevizden elde edilen ve aynı yararları sağlamayan başka bir form olan linolenik asit ile karıştırmayın. Ayrıca krill yağı nispeten önemsiz omega-3s içeriğiyle birlikte kullanamazsınız.
Sütü ortadan kaldırın 
-Bu Kuzey Amerika'da ve Batı Avrupa'nın tamamında geçerlidir, Yeni Zelanda ve Avustralya'da daha az geçerlidir. Otoimmünite, süt ürünlerinde yaygın olarak ifade edilen kazein beta A1 formuyla, ancak kazein beta A2 ve diğer formlarla tetiklenemez. Kuzey Amerika'da ve Batı Avrupa'da çok yaygın olduğundan, bu immünojenik kazein formundan kaçınmanın en emin yolu sütten tamamen kaçınmaktır. Proteinleri ve şekeri değiştiren fermantasyon işlemi göz önüne alındığında, peynir tüketebiliyor olabilirsiniz, ancak bu tam olarak araştırılmamıştır.
Sağlıklı bağırsak florasının yetiştirilmesi
 - Probiyotik ve prebiyotik ürünler gıdalar kullanın."
"İlgilendiğiniz şey, otoimmünite sürecini çözme sürecine başlamaktır. Başlamak için temel bir liste. Romatoid artrit ve romatizmal polimyalji gibi bazı durumlarda tam iyileşme mümkündür. Hashimoto tiroiditi ve tip 1 diyabetle sonuçlanan pankreatik beta hücre tahribatı gibi diğer durumlarda, otoimmün inflamasyonun tersine çevrilmesi organ işlevini düzeltir: tiroidit düzelir ve tip 1 diyabet ve insülin ihtiyacı pankreatik beta hücre hasarından sonra da devam ettikten sonra hipotiroidi ortaya çıkar . Ancak bir otoimmün hastalık için en güçlü risk faktörünün başka bir otoimmün hastalık olduğu unutulmamalıdır - bu yüzden bu kadar çok insan birden fazla otoimmün rahatsızlığa sahiptir. Örneğin, Hashimoto hastalarına romatoid artrit veya sedef hastalığı gelişebilir. Dolayısıyla yukarıdaki menü, tam organ iyileşmesi için umut edemez olsanız bile halen takip etmeye değer."

İşte en korkunç olanı da budur. Sanmayın ki ilaçlarla kontrol altındasınız. Hayır sadece baskınlandınız. Bir hastalığınız diğerini tetikleyecektir.

https://translate.googleusercontent.com/translate_c?depth=1&hl=tr&prev=search&rurl=translate.google.com.tr&sl=en&sp=nmt4&u=http://www.wheatbellyblog.com/2014/07/fertilize-garden-called-bowel-flora/&usg=ALkJrhgrjicZ8TmNqCX9SMSL3XtIg3_Dww

24 Nisan 2017 Pazartesi

ALFA LİPOIK ASITIN SIRRI!

ALFA LİPOİK ASİT SADECE KARACİĞER HASARI İÇİN DEĞİL KANSER VE BİR ÇOK OTOİMMÜN HASTALIK(Ra,dİYABET,LUPUS...) TEDAVİSİ İÇİN KULLANILIR. 

TÜRKİYE DE KULLANAN GERÇEKTEN VAR MIDIR TARTIŞILIR(?)

ALFA LİPOİK ASİT NEDİR?

Alfa lipoik asit (ALA), doğal olarak oluşan bir yağ ve suda çözünen bir antioksidandır. ALA, kırmızı et, ıspanak, brokoli, yam, havuç, pancar, patates ve maya gibi bazı gıdalarda doğal olarak bulunur. Ek olarak, ALA oral olarak alınabilir veya bir seferde 600 mg'a kadar dozlarda intravenöz(sıvı olarak damar içine) olarak uygulanabilir.

ALFA LİPOİK ASİT VÜCUTTA NE YAPAR?

ALA, vücudun çeşitli biyolojik süreçlerinde önemli bir rol oynamaktadır. Çok çeşitli fizyolojik aktiviteleri gösterdiği için "evrensel antioksidan" olarak kabul edilir.
-Serbest radikal süpürücü: ALA, serbest radikaller gibi DNA ve hücre zararlı oksidanlardan söndüren güçlü bir anti-oksidandır ( 1 , 2 ). Vücut önemli miktarlarda fiziksel stres (hastalık durumu gibi) ve belirli ilaçlarla (kemoterapi ve radyasyon gibi) değişik derecelerde olduğunda serbest radikaller oluşur.Serbest radikaller, özellikle antioksidan yetersizliği karşısında, sağlıklı hücrelere ve genetik materyale zarar vererek hastalığa neden olabilir. Dahası, serbest radikaller yaşlanmayı hızlandırabilir.
-Enzim ko-faktörü: ALA, sağlıklı hücre metabolizması için, özellikle de hücrelerimizin mitokondrilerinde (diğer bir deyişle "güç evi") gerekli olup, enerji üretiminde vücudun diğer faaliyetlerine yakıt kazandırmak için kritik bir rol oynamaktadır ( 3 ).
-Diğer antioksidanları uyarır: ALA, vücudun bir başka büyük antioksidanı olan glutatyonu yeniden üretmeye yardımcı olur ( 4 ). Glutatyon, kalp, akciğerler, böbrekler ve karaciğerde en yüksek konsantrasyonda bulunan sağlıklı yaşlanma ve hastalık önleme için kritik öneme sahiptir. Yeterli glutatyon olmazsa, bu organlar özellikle hastalık riski altındadır. Dahası, ALA, E vitamini ve C vitamini gibi diğer anahtar antioksidanların işlevini arttırır1 , 3 ). Birlikte ele alındığında antioksidanların sinerjisi, vücuttaki oksidatif stresi azaltır, doku hasarını önler ve tersine çevirir ve doku iltihaplarını azaltmaya ve hastalıktan kurtarmaya yardımcı olmak için hücre onarımını başlatır.
ALA okadar elzem bir ihtiyaçmış ki yaratan vücudumuzun kendi kendine bunu üretmesine izin vermiş. 
Peki, bu kadar iş başaran bu antioksidan tıpta neden kullanılmıyor?
Cevap: İlaç sanayisinin de ekmek yemeye hakkı var !  : )



Yıllar boyunca Dr. Berkson, MD, doktora, hepatit gibi çeşitli karaciğer rahatsızlıklarını intravenöz ALA kullanarak başarıyla tedavi etti ( 25 ). 

Berkson, hepatit , yağlı karaciğer hastalığı, siroz ve yüksek karaciğer enzimlerini tedavi etmek için  "üçlü terapi" sözlü bir protokol geliştirdi. Alfa lipoik asit, silyarin (süt dikeni kaynaklı) ve selenyumun kombinasyonu , glutatyon depolarını yeniler, karaciğer hücresi yenilenmesini teşvik eder ve viral replikasyona frenler. 

Çalışmalar, terapötik(iyileştiren dozlarda) dozlarda IV ALA'nın karaciğeri yeniden canlandırmaya yardımcı olabileceğini, ancak aşırı yüksek dozların (600 mg IV ALA'dan daha fazla) karaciğer nekroza neden olabileceğini göstermiştir ( 26).
Dr. Berkson, doktora yaptığı yıllarda bu tedaviyi bulmasıyla hastane ve ilaç sanayisine olan itaatsizliğinden dolayı hastalara zarar vermekle suçlandı ve ülkesinde dışlandı.Sonrasında mücadelesini bırakmadı Case Western'den(Amerika da doktora eğitimi veren bir üniversite) ayrıldı ve karaciğer hastalığı için olağanüstü bu besleyici maddeyle hastalarından tasarruf etmeye devam eden özel bir uygulama açtı. Hala, burada tedavi etmeye devam ediyor.
REFERANSLAR:
1. Biewenga GP, Haenen GR, Bast A. Antioksidan lipoik asidin farmakolojisi. Genel farmakoloji. 1997; 29 (3): 315-31. 

2. Paketleyici L. Alfa-Lipoik asit: NF-kappa B sinyal iletimini düzenleyen ve oksidatif hasara karşı koruyan metabolik bir antioksidandır. Uyuşturucu metabolizması incelemeleri. 1998; 30 (2): 245-75. Epub 1998/06/02. 

3. Goraca A, Huk-Kolega H, Piechota A, Kleniewska P, Ciejka E, Skibska B. Lipoik asit - biyolojik aktivite ve terapötik potansiyel. Farmakolojik raporlar: PR. 2011; 63 (4): 849-58. Epub 2011/10/18. 

4. Mantovani G, Maccio A, Madeddu C, Mura L, Massa E, Gramignano G, ve ark. Kanserli hastalarda reaktif oksijen türleri, antioksidan mekanizmalar ve serum sitokin düzeyleri: antioksidan tedavinin etkisi. J Environ Pathol Toksikol Onkol. 2003; 22 (1): 17-28. 

5. Ibrahimpasic K. Alpha lipoik asit ve tip 2 diyabet tedavisinde diyabetik nöropatilerde glisemik kontrol. Med Arch. 2013; 67 (1): 7-9.

6. Melhem MF, Craven PA, Derubertis FR. Diabetes mellitusta erken glomerüler hasar üzerine alfa-lipoik asidin diyet takviyesinin etkileri. J Am Soc Nephrol. 2001; 12: 124-133. 

7. Melhem MF, Craven PA, Liachenko J, et al. Alfa-lipoik asit hiperglisemi zayıflatır ve şeker hastalığında glomerüler mezangial matriksin genişlemesini önler. J Am Soc Nephrol. 2002; 13: 108-116.
8. Brownlee M: Diyabetik komplikasyonların biyokimyası ve moleküler hücre biyolojisi. Nature 2001, 414: 813-820. 

9. Mitkov MD, Aleksandrova IY, Orbetzova MM. Tip 2 diabetes mellituslu hastalarda transdermal testosteron veya alfa-lipoik asidin erektil disfonksiyon ve yaşam kalitesi üzerine etkisi. Folia Med (Plovdiv). 2013; 55 (1): 55-63. 

10. Packer L, Kraemer K, Rimbach G. Diyabet komplikasyonlarının önlenmesinde lipoik asidin moleküler yönleri. Beslenme. 2001; 17 (10): 888-895. 

11. Nebbioso M, Federici M, Rusciano D, Evangelista M, Pescosolido N: Preperinopatik diyabet hastalarında ve antioksidanlardaki oksidatif stres. Diyabet Teknolojisi Ther. 2012, 14 (3): 257-263. 

12. Gomes M, Negrato C. Diyabet ve diğer kronik hastalıklarda diğer potansiyel terapötik kullanıma sahip pleiotropik bir bileşik olarak alfa-lipoik asit. Diyabet ve Metabolik Sendrom. 2014, 6:80. 
Http://www.dmsjournal.com/content/pdf/1758-5996-6-80.pdf

13. Koh EH, Lee WJ, Lee SA, Kim EH, Cho EH, Jeong E, Kim DW, Kim MS, Park JY, 
Park KG, Lee HJ, Lee IK, Lim S, Jang HC, Lee KH, Lee KU: Obez bireylerde alfa-lipoik asidin vücut ağırlığına etkisi. Am J Med. 2011, 124: 85.e1-85.e8. 


14. Udupa A.Ş., Nahar PS, Shah SH, Kshirsagar MJ, Ghongane BB. Tip 2 diabetes mellitusta antioksidanların insülin duyarlılığı üzerine karşılaştırmalı etkisinin araştırılması. J Clin Diagn Res. 2012, 6 (9): 1469-1473. 

15. Rao PK. Oral submukoz fibroz tedavisinde alfa lipoik asitin intralezyonel steroid ve hiyalüronidaz ile birlikte kullanılması. Kanser araştırması ve tedavileri dergisi. 2010; 6 (4): 508-10. Epub 2011/03/02. 
Http://www.cancerjournal.net/article.asp?issn=0973-1482;year=2010;volume=6;issue=4;spage=508;epage=510;aulast=Rao

16. Michikoshi H, Nakamura T, Sakai K, Suzuki Y, Adachi E, Matsugo S, Matsumoto 
K: α-Lipoik asitle indüklenen proliferasyon inhibisyonu ve fosforilasyon birleşmesi 

İnsanın küçük hücreli dışı akciğer kanseri hücrelerinde. Cancer Lett. 2013, 335 (2): 472-478. 

17. Van de Mark K, Chen JS, Steliou K, Perrine SP, Faller DV. Alfa-lipoik asit, transforme edilmemiş hücre dizilerinde p27Kip'e bağımlı hücre döngüsü durması ve tümör hücre dizilerinde apoptozu başlatmaktadır. J Cell Physiol. 2003; 194 (3): 325-4. 

18. Yoo TH, Lee JH, Chun HS, Chi SG. A-Lipoik asit, RPS6KA4'ün NF-kB indüksiyonunu bloke ederek kolon kanseri hücrelerinde p53 bozunmasını önler. Antibiyotik İlaçlar. 2013; 24 (6): 555-65.
19. Feuerecker B, Pirsig S, Seidl C, Aichler M, Feuchtinger A, Bruchelt G, 
Senekowitsch-Schmidtke R: Lipoik asit tümörün hücre proliferasyonunu inhibe eder 

In vitro ve in vivo hücreler. Cancer Biol Ther 2012, 13 (14): 1425-1435. 

20. Kim JI, Cho SR, Lee CM, Park ES, Kim KN, Kim HC, Lee HY: ER İndüksiyonu 
A549 hücre dizilerinde a-Lipoik Asit ile stres aracılı apoptoz. Korece J 

Thorac Cardiovasc Surg 2012, 45 (1): 1-10. 

21. Targonsky ED, Dai F, Koshkin V, Karaman GT, Gyulkhandanyan AV, Zhang Y, Chan CB, Wheeler MB: Alpha-lipoik asit, AMP ile aktifleştirilmiş protein kinazı düzenler ve beta hücrelerinden insülin sekresyonunu inhibe eder. Diabetologia 2006, 49 (7): 1587-1598. 

22. Berkson BM, Rubin DM, Berkson AJ. Metastatik ve nonmetastatik pankreatik kanserli insanlar için ALA / N (alfa-lipoik asit / düşük doz naltrekson) protokolünü gözden geçirme: Üç yeni vaka raporu. Bütünleyici kanser tedavileri. 2009; 8 (4): 416-22. 

23. Berkson BM, Rubin DM, Berkson AJ. İntravenöz alfa-lipoik asit / düşük doz naltrekson protokolü ile tedavi sonrası karaciğere metastaz veren pankreas kanseri hastasının uzun süreli sağkalımı. Bütünleyici kanser tedavileri. 2006; 5 (1): 83-9. Epub 2006/02/18. 
Http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/16484716

24. Mantovani G, Maccio A, Madeddu C, ve ark. Antioksidan ajanlar, ilerlemiş kanserli hastalarda hücre döngüsüyle lenfosit progresyonunu indüklemede etkilidir: kaşeksi ve oksidatif stresin en önemli laboratuvar endekslerinin değerlendirilmesi. J Mol Med. 2003; 81 (10): 664-73. 

25. Berkson BM. Hepatit C tedavisinde konservatif üçlü antioksidan yaklaşım. Alfa lipoik asit (tiyoktik asit), silimine ve selenyum kombinasyonu: üç vaka öyküsü. Med Klin. 1999; 94 Ek 3: 84-89. 

Http://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/10480774


http://www.portmoodyhealth.com/cancer-centre/integrative-cancer-therapies/intravenous-alpha-lipoic-acid-iv-ala/