Beslenme ile ilgili bir yazı yazarken, insanların kendi
kararlarını kendilerinin vermesini teşvik eden örneklerim ile başlamayı
seviyorum. Çünkü hem benim için ikna edici bir yol, hem de okuyan için boşa
zaman kaybedilmemiş oluyor.
İnsan doğru beslenip
beslenmediğini nasıl anlar?
1-Boy aynasının
önüne geçin, aynada gördüğünüzden memnunsanız yazının geri kalanını okumanıza
gerek yok. Aynı şekilde beslenmeye devam edin. Beğendiğiniz şey kaşın gözün
olmamalı tabi ki. Göbeğin basenlerin ve cildinden bahsediyorum. Yani kilon
yerli yerinde cildinde sarkma kırışıklık leke yara yoksa aynı şekilde
beslenmeye devam edebilirsin. Çünkü insanlar bunu sağlamak için beslenmelerini
değiştiriyorlar. Sen bunu sağlayabildiysen kimseden tavsiye almaya ihtiyacın
yok. Aynada gördüğünü beğenmediysen beslenmeni ve yaşam tarzını değiştirmen
gerekli. Buna senden başkası karar veremez elbette.
2-Aynada
gördüğünü beğenmeyenler beslenmelerini değiştirdiler. Aynada gördüğünü
beğenenler için ikinci aşama dış görünüşlerinde sorun olmadığına göre içlerine
bakmak zorundalar. İçinizde bir hastalık var mı? İçinizde bir hastalık varsa:
tansiyon, şeker, kanser, alzhemier, parkinson veya herhangi bir otoimmun hastalık varsa beslenmenizi
değiştirmelisiniz.
3-İçinde bir
hastalık olmayanlar en son büyük abdestlerine bakmalılar. Kronik ishal kronik
kabızlık, kötü koku varsa, midelerinde gaz, şişkinlik, reflü, ülser vs varsa MUTLAKA yanlış besleniyorlardır.
Bu üç maddeyi
inceleyip beslenmelerinde bir değişiklik yapmak zorunda olmayanlar ya da bunu
istemeyenler. Yazının geri kalanını okumalarına gerek yok.
Bundan sonraki
tavsiyeler Beslenme şekillerini değiştirmeye karar verenler içindir. Ancak
tavsiyeler Elma ye Armut yeme günde 3 öğün ye 3 de ara öğün ye şeklinde Yo Yo
diyet tavsiyeleri değildir. İyileşme Beslenmesi Günde 2 öğün Beslenmeyi
tavsiye eder.
Daha doğru bir anlatımla Beslenmede rol oynayan hormonların
hepsinin birden sağlıklı çalışmasına izin veren bir sistem uygulamanızı tavsiye
eder. Yani yemek yedikten sonra salgılanan insülin hormonunun kandan
temizlenmesi sonra glukagon hormonunun salgılanması ve en sonda leptin
hormonunun salgılanarak depo yağlarının da kullanılması sağlanır. Bu evrelerden
sonra tekrar beslenmeye geçilir. Bütün bunlar yaklaşık 6 - 7 saat arası sürdüğünden
günde 2 kere beslenilmesi ve gün içinde bol su içilmesi İyileşme Beslenmesinde temel esaslardır.
Yiyecek listelerinin yayınlanmasından ziyade 2 öğün kuralına
uymak ve bu kurala uyabilmek için kendinizin belirlediği gıdaları tüketmek
esastır. Bir liste beklentisinde olanlar da okumayı bırakabilirler.
Çünkü bir süre sonra ne yerseniz acıkıyorsunuz ne yerseniz
acıkmıyorsunuz kendiniz öğrenip ona göre eliminasyon yaptığınızda kendi
listeniz ortaya çıkmış olacaktır.
Okumaya devam edenler. Beslenme bir bütündür. Mucize bir gıda ya da Mucize bir ilaç
yoktur. Bu yüzden vücudunda doğru gıdaları sokmak ve biriktirmek
zorundasınız.
Örneğin:
Vücudunuzda şeker biriktirirseniz başta Kanser olmak üzere her türlü hastalığa
yakalanırsınız. Bunun tam tersine Şeker yerine günlük C vitamini alırsanız
başta Kanser olmak üzere çoğu hastalığa yakalanmazsınız.
Ve karın doyurmak, göz doyurmak, ağız tadına göre beslenmek
mevcut hastalıklarınızın iyileşmesini, sağlıklı halinizin de devamını sağlamaz,
Çünkü şimdiye kadar öyle beslendiniz ve hastalıklarınız
oluştu. Bunu tersine çevirirseniz vücudunuz sizi iyileştirir. Sadece bunu
yapmasına izin verin.
İyileşme Beslenmesi
hücrelerinizi doyurmaya yönelik beslenme tavsiyeleri verir size.
1-Beslenmenin en
önemli gıdası Oksijendir. Hücrelerinizin Oksijen almasını engelleyici her
türlü gıda ve madde İyileşme beslenmesine geçmenizi önler. Bu yüzden sigara
içenlerin yazının geri kalanını okumasına gerek yok maalesef..:))
Hücrelerinize Oksijen girmesini sağlayan ve enerjisinin
oluşmasına neden olan en önemli gıda maddesi Koenzim Q10 dur.
Koenzim Q10 dan zengin gıdalarla beslenmeniz ve zaman zaman mutlaka takviye
şeklinde almanız önemlidir.
Hücrelerinizdeki gıda geçişini kolaylaştıran diğer bir madde
tarçındır. Toz ya da çubuk olarak kullanabilirsiniz. Tarçının bir çok faydası
yanında en önemli özelliği hücre beslenmenizi dengelemesidir. Mutlaka günlük
beslenme menünüze eklemelisiniz.
Ve son olarak da kandaki Demir seviyeniz çok önemlidir.
Çünkü demir hücrelere oksijen taşır. Eksik Demirle hücrelerinize yeterli
oksijen taşıyamazsınız.
2-Beslenmenin en
önemli ikinci gıdası Su dur. Ve çoğu insan suyun Hücreler için çok gerekli
bir gıda olduğunun farkında bile değildir. Kola gibi meyve suyu gibi ıvır zıvır
kutu içindeki sıvı içecekleri tüketmesi Suyun öneminin anlamadığına dair en
önemli delildir.
Bir de suyu hayatının her alanında her şeyi yıkamakta
kullanır insanoğlu.
Mesela arabası
vardır her hafta iç dış yıkatır. Ev hanımları evlerini, halılarını,
bulaşıklarını yıkar kimse bir şey söylemeden. Hatta herkes uyanınca yüzünü
yıkamayı akıl ederde, Ancak İç Organlarını, Hücrelerini yıkamak kimsenin aklına
gelmez.
Suyu niye içtiğimizi hiç düşündünüz mü?
Sadece susadığımız için değil mi?
Hayır.
Hücrelerimizde kendilerini yıkasın, temizlensin diye de su
içiyoruz. Dolayısıyla günlük yeteri kadar su içmiyorsanız Beslenme programı
yapmanıza da gerek yoktur. Vücudunuz İyileşme moduna geçemez çünkü.
Su içmenin miktarını idrar renginiz belirler. İçtiğiniz su
rengindeyse idrarınız sorun yoktur. Koyu ise yeterli su içmiyorsunuz demektir.
Yeterli su içmeye niyetiniz de yoksa sizin için tavsiye edebileceğim de bir şey
yok maalesef. Yazının geri kalan kısmını
okumak için boşa vakit kaybetmeyin.
3-Beslenmenin üçüncü
temelini bana göre Omega 3 oluşturur. Vücudun
doğru şekilde çalışabilmesi için günlük mutlaka sağlıklı yağ ihtiyacının
karşılanması gerekir. Ayrıca birçok yararının dışında vücudunuzdaki iltihaplı
ya da iltihapsız influmasyonu baskılayıp yok ettiği için Omega 3 şart bir gıdadır.
Vücudunuzdaki influmasyonun baskılanması Bağışıklık
Sisteminizin rahatlaması daha güçlü hale gelmesi demektir. Hani ne kadar erken
yatsanız bile yorgun kalkıyorsunuz ya, bunun nedeni siz uyuduktan sonra bile Bağışıklık Sisteminizin vücudunuzdaki
influmasyonu yok etmek için çalışmak zorunda kalması ve enerjinizi boş yere
harcaması yüzündendir.
Günümüz şartlarında Omega 3 ü sadece beslenmeyle karşılayamacağınızı ve
MUTLAKA takviye olarak almak zorunluluğunda olduğumuzu unutmayın.
4-Bu basamak da başta
Demir, D ve B12 Vitaminleri olmak üzere ihtiyaç duyulan, eksik kalmış bütün
vitamin ve mineralleri günlük menümüze almalıyız .
Günlük enerji akışımızı Bağışıklığımızı vs gibi işleyişimizi
vitamin ve mineraller sağlar. Mesela tuz olmasa beynimizdeki sinir
iletimlerinde aksama olur ama tansiyon probleminde Klasik Tıpçılar tuzu
kesmemizi önerir. Oysa yüksek tansiyon tuzdan değil şeker probleminden oluşur.
Tabi burada rafine tuzdan bahsetmiyoruz. Artık kaya tuzu kullanılması
gerektiğini bilmeyen yoktur diye düşünüyorum.
Ayrıca İyot olmazsa mesela Troid bezi Troid hormonunu
oluşturamaz, iyot olur tiroid hormonu oluşursa, bu hormon birçok organın
sağlıklı çalışmasını ve vücuttaki enerjinin dengelenmesini sağlar.
O yüzden mevsime yaşa göre eksik vitamin ve minerallerin
tamamlanması İyileşme Beslenmesinde çok önemlidir.
5-Beslenmenin bir
anlamı olabilmesi için, içilen yenilen gıdaların sindirilebiliyor olması
gereklidir. Bu da sağlıklı mide sağlıklı ince bağırsaklar ve sağlıklı kalın
bağırsakların mutlaka olmasını gerektirir.
Bu yüzden yediğiniz besinlerde lif olması gereklidir, mide
ve bağırsakları geçerken de hem onların çalışmasına yardımcı olmalı ve yeterli
sürelerde oralarda kalarak emilimleri sağlanmalıdır.
Doğru ve sağlıklı çalışmayan mide ve bağırsaklar sizin
İyileşme beslenmenize geçmenize izin vermez. O yüzden bağırsak geçirgenliğine
dikkat etmek ve bağırsakların içlerini probiyotik (faydalı) bakterilerle mümkün
olduğu kadar doldurmak sizi hemen İyileşme Beslenmenize geçmenizi sağlar.
Sağlıklı Bağırsaklarınızın olması için KPP kuralına uymanız
gereklidir. Yani Kolajen gıdalarla bağırsak geçirgenliğini tedavi et.
Probiyotik Bakterilerle Sindirim ve Bağışıklık duvarı oluştur. Prebiyotik
Gıdalarla da Probiyotik bakterilerini besle ki, azalmasınlar güçsüz
kalmasınlar, diğer patojen bakteri ve mantar oluşumuna izin vermesinler.
6-İyileşme
Beslenmesinin son aşaması vücutta antijen – antikor dengesini sağlamaktan
oluşur.
Antijen: Canlı vücuduna
dışarıdan giren ve antikor oluşmasını sağlayan yabancı maddelerdir .
Vücut için yabancı ve çoğunluğu, protein yapısında olan
maddelerdir.
Bakteriler ve büyük moleküllü proteinler de vücutta antikor
oluştururlar. Her ne kadar antijenlerin çoğunluğu protein yapısındaysa da,
büyük moleküllü poli-sakkaridler, polisakkarid-lipid bileşikler de antijen özelliğinde
olabilirler.
Genel olarak, bir maddenin antijen özelliği taşıması için
büyük moleküllü olması gerekmektedir. Buna göre protein bile olsa, eğer bir
madde küçük moleküllüyse, antijen özelliği gösteremez. Gıdaların parçalanarak
bağırsaklardan geçmesi bu yüzden çok önemlidir.
Unlu Şekerli Gıdalar Süt ve Süt
Ürünleri ne kadar parçalansalar da bu kuralın dışında direk Antijen özelliği gösteren yiyeceklerdir.
Bir önemli konuda
Antijen özelliği olan gıdayı az yemekle çok yemek arasında bir fark yoktur.
Çünkü Bağışıklık Hücrelerinin hafızası vardır. Vücuda antijen girer girmez az
ya da çok olup olmadığına bakmadan Antikor oluşturur.
Yani
bir dilim ekmek yedim, bir çorba kaşığı keşkül kaşıkladım, bir yudum süt içtim
diyerek sadece kendinizi kandırırsınız.
Dolayısıyla Bağışıklık ve Sindirim Sisteminin yorulmadan
çalışmasına, Güçlü olmasına göre İyileşme Beslenmesi mevcut bütün
hastalıklarınızı tedavi eder. Sadece buna izin vermeniz gereklidir.
Bu bilgiler ışığında Hücre Beslenmesine yardımcı olacağınızı
düşündüğünüz ve intoleransınızın olmadığı her gıdayı tüketebilirsiniz.
Hakan Reşat Kireç
Veteriner Hekim