Otoimmün Hastalıklar

Benim Dünyam'da anlatılan her şey hastalık sürecimde yaşadıklarım ve tecrübelerimden ibarettir. Aldığım kararlar tamamen bana aittir. Doğruluğuna inanmadığınız hiç bir adımı atmayınız !!!

29 Mayıs 2017 Pazartesi

HAYATIMIZI KURTARACAK TAKVİYELER-1



Ne kullanıyorsun sorusuna tabi ki de cevap vermemi beklemeyiniz : )
Benin tedavi sürecim ve aşamalarım gayet açık net...
Ancak, hepimizin ortak noktası OTOIMMUN BIR HASTALIK olsa da bizler farklıyız, ihtiyaçlarımız farklı...
Sadece takviye almanın yeterli olmayacağını NASIL ve hangi DOZDA alınması gerektiğinin çok önemli olduğunu, içeriği boş olan bir takviyenin yarardan çok zarar getireceğini hep söyledim söyleyeceğim....
Benim için hayati önem arz eden takviyelerden bazılarını, nedeni ve niçini ile paylaşıyorum. Umarım kararlarınızı almanızda size yardımcı olur.

1.Devedikeni(Silybum marianum/Milk Thistle):

 

Karaciğer hastalıkları tedavisinde deve dikeninden  yararlanmak, Eski Yunanlılara kadar uzanır. Bu bitki, 2000 yıldır Çin tıbbında kullanılmaktadır. Deve dikeninin karaciğer tedavisi üzerinde kullanımı ve yararları konusunda, 300 den fazla araştırma vardır. Bu çalışmaların çoğu Avrupa’da gerçekleştirilmiştir ve deve dikeninin, toksik karaciğer hasarı, inflamatuar karaciğer hastalığı ve siroz gibi karaciğerle ilişkili hastalıklar üzerindeki olumlu etkileri E Komisyonu tarafından onaylanmıştır.
Deve dikeni (Milk Thistle) karaciğerin en yakın dostu olarak anılabilir. Milk Thistle sadece karaciğeri toksinlerden korumakla kalmaz aynı zamanda ciddi bir şifacı rolü de üstlenir. Karaciğer hücrelerini onarmaya yardım eder ve yeni hücrelerin yenilenmesini de destekler. 1970’li yıllarda, Münih Üniversitesi bilim adamları, Milk Thistle’deki karaciğere için yararlı  farmakolojik maddeleri tanımlamışlar ve bu maddelerin bilinen en öldürücü karaciğer toksinlerine karşı nasıl mücadele ettiklerini ayrıntılı bir biçimde açıklayarak bu bitkiyi onaylamışlardır.Özetle deve dikeni,  karaciğerin günlük görevlerini yürütmesini ve kendini gençleştirme yeteneğini sağlar ve güvence altına alır.
Hayvanlar üzerinde yapılan çalışmalarda bitkideki silymarin ve silybin gibi aktif maddelerin farklı kanser türlerine karşı antitümöral etkisi tespit edilmiştir. Deneysel çalışmalarda akciğer kanseri oluşturulmuş hayvanlarda kanserin gelişimini ve yayılmasını azaltıcı etkisi görülmüştür.
Deve dikeninin içeriğindeki aktif madde olan silymarin vücudu hücre hasarına neden olan serbest radikallerden koruyan kuvvetli bir antioksidandır.
Milk Thistle ekstresi aynı zamanda, içeriğinde glutatyon ve süperoksit dismutaz gibi antioksidan özelliklere sahip diğer bileşikleri motive eder.
Glutatyon, karaciğerin detoksifikasyonu için hayati bir maddedir. Bir çalışmada, deve dikeni kullanımı, vücuttaki glutatyon seviyesini % 30 oranında yükseltmiştir; bunun anlamı, karaciğerin; vücudu temizlemek ve zehirli maddelerin atılması konusunda görevlerini çok daha etkin olarak yerine getirebilmesidir.
Milk Thistle ekstresi kullanımı, karaciğer hücrelerinin onarılmasına ve yenilenmesine, aynı zamanda iyileştirilmezse siroza yol açan fibrozisi bloke eder. Araştırmalar, Milk Thistle”de bulunan silymarin adlı maddenin sağlıklı karaciğer hücrelerinin hasara uğramasını önlediğini, hasara uğramış hücrelerin ise yenilenmesini desteklediğini göstermektedir. Silymarin, hücrelerin dış reseptör bölgelerini koruyarak, toksinlerin yağlı hücre zarlarından geçip hücrelerin içine girmelerini engeller ve hücrelere girebilmiş olan toksik maddeleri etkisizleştirir.
Deve dikeninin; siroz, alkol kaynaklı hasarlı karaciğer ve hepatit hastalıklarından muzdarip hastaların tedavilerinde oldukça büyük bir yarar sağladığı gözlemlenmiştir. Aslında deve dikeni her türlü karaciğer toksisitesinde büyük ölçüde etkilidir.
Alman araştırmacılar, ölümcül olabilen amanita mantarı zehirlenmesinden sonra oluşan toksik karaciğer hasarının tedavisinde, deve dikeninin oldukça etkili olduğunu saptamışlardır. Alman  Dr. G. Vogel, amanita mantarından zehirlenmiş 49 hastaya normal tedavilerinin yanında hergün Milk Thistle’nin etken maddelerini enjekte etmiş ve ölüm oranı ortalama %30 olan bu mantar zehirlenmesinde, Milk Thistle’nin ölüm oranını sıfıra indirdiğini tespit etmiştir.
Antioksidanlar ve biyoflavonoidler bakımından zengin olan deve dikeninin, kronik karaciğer hastalarının kanındaki çeşitli enzimlerin düzeylerini düşürdüğü gözlenmiştir.
1992 yılında Almanya’da yapılan bir çalışmada Milk Thsitle’nin, karaciğer yağlanması, hepatit ve siroz gibi karaciğer rahatsızlıkları bulunan hastalara önemli etkiler sağladığı tespit edilmiştir. 2600’dan fazla hastanın katıldığı çalışmada hastalara 8 hafta süresince her gün standardize edilmiş Milk Thistle prepratı verilmiş ve süre sonunda hastaların %63’ü bulantısı, halsizlik, iştahsızlık ve karında şişkinlik gibi bulguların ortadan kalktığını belirtmişlerdir. Yapılan testlerde, artmış karaciğer enzimlerinin %46’ya kadar azaldığı saptanmıştır. Büyümüş karaciğerlerin %27’si normal büyüklüğe dönmüş ve %56’sı ise belirgin bir küçülme göstermiştir.
Araştırmalar, Milk Thistle’nin en güçlü etkiyi alkol nedeniyle tahrip olmuş hücrelerde sağladığını göstermektedir. Alman araştırmacılar tarafından alkol kaynaklı karaciğer rahatsızlığı bulunan 116 kişi üzerinde yapılan çalışmada hastalara 2 hafta boyunca her gün 420 miligram Milk Thistle verilmiş ve süre sonunda hastalarda belirgin bir iyileşme tespit edilmiştir. Yine alkol sebebiyle karaciğer yağlanması olan 57 hasta üzerinde yapılan ayrı bir araştırmada Milk Thistle, SGOT enzim seviyesini %80 oranında azaltmıştır.
Alman araştırmacılar tarafından yürütülen çalışmalarda hepatit hastalarına 9 ay süresince günde  420 miligram Milk Thistle verilmiş ve süre sonunda yapılan testlerde karaciğer harabiyetinin iyileştiği tespit edilmiştir.
Alternatif Tıp Tam Rehberi’ adlı kitabın yazarlarından Dr. W. Lee Cowden deve dikeninin  her zaman, dilaltı L-glütasyon  ile birlikte alınması gerektiğini belirtmiştir.
Not: Bu bir alıntıdır. Ben günlük doz olarak 600 mg ile başladım şu an farklı dozda almaktayım çünkü tedavi sürecimde eklediğim ve zaman zaman çıkardığım takviyeler var. Doğru takviyeyi doğru dozda ve doğru şekilde almazsanız size hiç bir faydası olmayacaktır. Deve dikenini yemekten yarım saat önce veya önerilenler gibi yemekle alabilirsiniz. Dozlarınızı gün içerisinde bölerek alınız.




Ürün seçerken 1 kapsülün ne kadar ekstrakt içerdiğine odaklanın. Zira her içerik tablosu 1 kapsüldekileri ifade etmeyebiliyorum. Bu da firmaların kandırmacası diyelim. Milk thistle takviyelerimi zaman zaman değiştirdim. Yerli içerik tercih ettim başlarda çünkü malum devedikeni ülkemizde de yetiştirilmekte. Ama 1 kapsülde en çok ekstrakt içeren Arkopharma oldu ve onunla yola devam.







BELKİDE HAYATIMIZI KIRTARACAK OLAN TAKVİYE ALFA LİPOİK ASİT!!!

2.ALA(Alpha Lipoic Acid):

Alfa Lipoik Asit veya bazen anıldığı gibi ALA 1980 lerin sonlarında keşfedildi. Başlangıçta vitamin olarak nitelenen alfa lipoik asidin yararları son yıllarda birçok araştırmanın merkezi olmuştur. Alpha Lipoic Acid hem suda hem de yağda çözünebilme yeteneğine sahip ve antioksidan özellikte vitamin benzeri bir maddedir. Alfa Lipoik Asit C ve E vitamini, Co-enzym Q10 ve Glutatyon gibi diğer antioksidanlar arasında güçlü bir antioksidan ağ oluşumunu  destekleyerek diğer antioksidanların vücutta kullanımını arttırır. Vücudu, oksijen kullanımından sonra ortaya çıkan yan ürünlere karşı en üst seviyede korur. Yağda çözünebildikleri için hücre zarını geçip hücre içindeki genetik şifreyi korumak yoluyla kansere karşı önleyici rol oynarlar. ALA hastanelerde karaciğeri etkileyen akut zehirlerin tedavisinde damar yoluyla kullanılır. Alfa lipoik asit ürünleri diyabetik nöropati tedavisinde kullanılır. 
(Tip 1 ve tip 2 diyabetlilerde sinir hasarı) Çalışmalar ALA takviyelerinin HIV, glokom ve karaciğer hastalıkları dâhil çeşitli rahatsızlıkların tedavisinde de faydalı olabileceğini göstermiştir. Test tüpleri alfa-lipoik asitin HIV virüsünün büyümesini engelleyebileceğini göstermekle birlikte insanlar üzerinde aynı etkiye sahip olup olmayacağı henüz bilinmemektedir. Alfa lipoik asit yararları yaşlanan erişkinlerde beyin işlevlerinin korunmasını da içerir ve aynı zamanda Alzheimer gibi hastalıklarda uzun sureli belleği de geliştirebilir. 2007 de Journal of Neural Transmission’da yayınlanan bir araştırma sonucuna göre günlük 600 mg’lık Alpha Lipoic Acid  dozu Alzheimer hastalığının ilerlemesini yavaştabilir. 2010 yılında Cancer Biotherapy and Radiopharmaceuticals dergisinde yayınlanan çalışmaya göre Alpha Lipoic Acid radyasyonun zararlı etkilerine karşı koruyucu etki göstermektedir.

Karaciğer Hastalıkları; Alfa lipoik asitin yararlarından bir başkası, hepatit vakalarında ve diğer karaciğer hastalıklarında karaciğerin korunmasıdır. ALA karaciğeri zararlı hücre değişimlerinden korur ve toksinlerin vücuttan atılmasında yardımcı olur.

2010 yılında Food and Chemical Toxicology dergisinde yayınlanan rapora göre Alpha Lipoic Acid tüberküloz tedavisinde kullanılan ilaçların karaciğere verdiği yan etkilere karşı olumlu etkiler göstermektedir.
Alfa lipoik asit’in milk thistle ve selenyumla birlikte hepatit C tedavisine yardımcı olabileceği belirtiliyor. Alfa lipoik asit silymarin (milk thistle) ile  birlikte çok tehlikeli bir mantar olan Amanita zehirlenmesinin tedavisinde  kullanılmıştır. Sinir ve karaciğer fonksiyonlarına ve sağlıklı kan dolaşımına yardımcı olabilmesi amacıyla günlük 600 mg’a kadar kullanımını önerenler vardır.
NOT: Doğru Alpha Lipoic takviyesini türkiyede bulmak neredeyse imkansızdır!!! Kullanılan ürünleriniz Avrupa menşeili olursa daha sağlıklı olacaktır. ALA ya ait en iyi başarılar Alman menşeili takviyelerde görülmüştür. ALA doz ayarlanması çok hassas yapılması gereken takviyedir. Hücre yenilemedeki bu eşsiz madde binlerce hepatitlinin hayatını kurtarmışsa onlardan bir neden ben olmayayım ?: )



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder